20 Ara 2014

Belkili Belirsizlik

Her bir söze cevap var,
Türkülerde ama yetmez işte
Aşka bir kağıt,
Kalem, şarkı sözüde.
Yolcunun yolunda olması önemsiz.
Cevabını bildiğin sorular kadar değersiz.
Birisi müzik koysun.
Sırada ki şarkının ilk hecesine.
Bulursun kendini, belkili
Belirsizlik içinde.
Siyaha uzak laciverte yakın,
Bir gecede.
Mavi bir tebessüm,
Çizebilmişti buruk bir gülüşe.
Sonrası mı?
Gri bir şehir,
Sessiz bir kadın,
Issız bir orman.
Kirpiklerden akan rimeli
Hüznü ile geceye benzeten.
Neyse ki yağmur var.
Sonrasını temizleyen...

17 Eyl 2014

Çok Mu Griydi Hayatın Astarı

                       Resim :  Turhan BÖLER 


Çok mu griydi hayatın astarı, 
Siyah beyaz notalar  
Sol köşede kırılmış bir ayna var. 
Şu kırmızı gibi dokunuşlar, 
Ufak bir kanamada komaya sokar.  
Gök kuşağını tam ortada unutmuşlar.  
Az mavi üzerine turuncuyu vurmuşlar. 
Akrep, yelkovan birer fırça olsa 
Şu anı hangi hayata boyar.  
Bu kadar gri olamazdı hayatın astarı. 
Suyun saf saydamlığı, 
Spatulayı biraz  kırmış gibi,
Siyah ile beyazı karıştırıp. 
Bir hışım gri ile çarpıştırmış. 
Damla damla bir kırmızı 
Bu tuval de ağlamış.
Biz insanlar zamanın ellerine 
İki fırça ve renkleri 
Birazda müziği bırakabilsek,
Kendi halinde bu tabloda.
İşte o zaman  
Chopin ve Leonardo’ ya rastlardık.

13 Eyl 2014

Bu Ülkede Zar Hepyek Gelmekte



Nasıl başlamalıyım,
Hangi beni kaldırmalıydım yerden. Ya da hangi acım için çekmeliyim dizlerimi kasıklarıma kadar. Üzerimi örtmesi gereken hayaller birer parke olmuş dar kaldırımlarda, çırılçıplak bedenimin altında. Yorgan olması gereken düşler karanlık çıkmaz sokak arasında. Bir fotoğraf karesinde yaşayan cesetlerin arasında bile yüzüm yok. Siyah beyazı hep mi silermiş.
   Oysa kadın  kırmızı bir şarap kadehi, biraz  blues, biraz caz piyanoyu mu unutmuşlar bu sokak arasında. Çok kısa, çok sade, çok mu net bir beste kulak çınlamasında. Belki de kısacası bir hiç  çokça sen azıcık kalmış bir kadın  adamın  kalp ağrısında. Eylül benim bildiğim sadece elleri üşütürdü, bedeniyse duygusuz  bir o kadar ruhsuz. Eşsiz mimikler olması gereken yüz bir hışım sokağa düşmüş. Adım adım çiğneniyor gülüşler, kahkaha yankısı gelmiyor o  geceden sessiz bir o kadar çaresiz. Kimsesiz bir çok beden sere serpe seriliyor umutlarını asmış sokak arasına bir ipte. Omuzlar  her öpülüşte, kozasından kaçmış bir kelebeği,  bu ülkede zar hep yek gelmekte. Bütün kapılar  kapalı kırıkları o narin ellerde. Neyden bahsediyorsun sen !
Kadın: yoksa bir adın, insana can katman  neye yarar çarmıha gerilmiş oğlu bir ananın. Adı  neye yarar  bu dünyanın sonu başı da bir Havva’ da başlar. O Adem  sandığın  oyunun kuralını bozar… 


                                                                                                                                             Hava Budan 

1 Tem 2014

Şizofrenik Senarist

Ne yazmalı ne anlatmalı
Dört duvarı yalnızlıktı şunun şurası
Aynaların altı astarlı
Sır çekilmiş mavinin arkası
Gecenin şizofrenik prangası
Kelepçesi bileklerinde
Hadi kalk yerinden şimdi
Sevgi içerikli değil belki senlerim
Yolsuzluk taşıyor benim benlerim
Kanı yavaşlığında
Hadi yeniden sev şimdi
Olmaz değil mi
Aşka yakışmaz böylesi
Sus şimdi uzun uzun sus
Anlama hiç bir şeyi
Duymasın solumdaki melek
Günahıma yazar senli düşleri
İmkânsız umutların intihar seyrine
Dünyanın oyununda seneryomuz
Dünden belli
Leyla'sını Mecnun'a öldürten
Şizofrenik senarist belki de bendim
Ama bugün ölen ben değildim
İyiki doğdun sevgili... 01.07.2014

19 Haz 2014

Noktayı Koymadan Önce

Tek bir satır cümlede,
Tesadüfen yan yana gelen.
İki  kelimeydik sen ve ben diye yazılan.
Biz gizli özneye saklanan,
Şiir dizelerinde yürümeye çalışan,
İki yabancıydık, bir birini  tanımayan.
Issızdık, sessizdik,  eski bir İstanbul gibi
Bir birine dokunamayacak  iki yarım kıta.
Beni affet  bu gece,
İkimizi yazdı yine kalemim.
Çizdi hayallerime,
Kırk yamaya çevirdi beynimi yine.
İzin ver dokunayım, ruhuna sokulayım sinsice.
Sevişmeliyiz biz, alt alta gelen mısralarda.
Karşı karşıya bakan iki kıta da.
Karışmalı kokumuz İstiklal caddesine.
Beyoğlu'n da soluklanmak mesele,
Çiçek Pasajına uğramalıyız bir de.
''Aklıma geldi kadeh tutmuşluğum.''
Fazlaca demlenmeliyiz,
Cemal Süreya' yı da beklemeliyiz,
Masanın baş köşesine.
Sen ile başlayan her bir cümleyi,
Bana kavuşturuyor dizelerinde.
Pek beceremiyorum ben bu işi
Bir türlü anlayamadım bu şairlik işini.
Sen ile beni ayrı yazıyorum hala,
Yakıştıramıyorum ben bizi ilk satıra.
Cemal Süreya' yı  getirim bana,
Noktayı koymadan önce,
Yazsın bu son dizeye,
Yazsın bizi bize ...

1 Nis 2014

KIZIM VE O ADAM

 
Bir ayrılık senaryosu yazarsın.
Takvim yapraklarındaki isim seçeneklerine.
Boş defterlere şiir niyetine...
Düşürme yüzünü ne olur,

Sev benim yerimede onu.
Çayının yanına dolapta kurabiye var,
Kalan simit kuşlara ufala,

Yalnız yürüme buz tutan o kaldırımlarda.
Bilirim azıcık sakarsın, düşüverirsin tek bir adımda.
Ben tutup kaldıramam daha,
Hadi bir destek eline, dayan bu sefer kendi dirseğine.
Çiçeklerim var daha sulanacak.
Sarı lalem, mor menekşem, cam güzelim
İsimleri bunlar, konuşmamazlık yapıp,
Küstürme yapraklarını sakın,

Açmazlar o zaman sana dallarını.
Bundan sonrasını iki kişilik yaşa,
Ben olamayacağım daha
Sol yanında çarpacağım sakın unutma.
Söz sevgilim yakmıcam canını,
O kadar uzakta düşünme beni 

Çünkü değilim.
Bir oda kadar yanında ağlıyorum şuanda,
Hadi kalk uykundan, benim herşeyim tam
Hiç olmadığı kadar, benden arda kalan
Kızım ve o adam...